15 Mart 2015 Pazar

Kan Manifestosu

 İnsanın varoluşuyla ilgili en çirkin çıkarımlardan birisi de insana yüce, kutsal ve kurtarıcı bir görev verilmesidir. İnsanın kişiliğini ve yapısını hiçe sayan, meleksi ve egoist bir çıkarımdır bu aynı zamanda. Doğadaki yerimiz bellidir. Diğer bütün hayvanlara eşitiz. Diğer bütün hayvanlar gibi yaşıyoruz ve tek maksadımız daha fazla hayatta kalmak. Sağlık araştırmaları, gıda teknolojisi, mimari ve gerektiğinde kaçabileceğimiz bir gezegen bulmak uğruna yaptığımız uzay araştırmaları hepsi de insanın korkakça hayata tutunma arzusunun bir tezahürüdür. Ve bu korkaklık utanılması gereken bir şey değildir. Bu korkaklık tüm canlılarda zaten vardır. Yani biz ve diğer canlılar varoluşsal olarak eşitiz.
 Fakat insanın bu basit görevini sindiremeyen, egosunun kurbanı olan ve varoluşunun ziyanını gidermeye çalışan duygusal veganlar ise insana doğaüstü bir görev biçer. Bu veganlara göre insan diğer canlılarla kesinlikle eşit değildir. İnsan hepsinden üstündür ve bu üstünlüğe göre yaşamını devam ettirmelidir. Sorsan hepsi de türcülüğe ve insanı üstün tutan sisteme karşıdır. Ancak bilmezler ki insanın bir hayvanı katledip yemesi bir çiçeğin serpilip güzel kokular saçması kadar doğal ve gereklidir. Sevgiyle yoğrulmuş bilinçleri en yakın akrabalarımız olan şempanzelerin cinayetlerini doğal ve olağan karşılarken insanın hayatta kalması için öldürmesini canilik ve barbarlık olarak algılar. Ve sözüm ona hepsi de doğallıktan yanadır! Sikmişim onların doğallık anlayışını! 
 Sırf kendilerini üstün tutmak için iyilik, ahlak, erdem gibi hiç de doğal olmayan kavramlara sımsıkı sarılanlar kendileri değil mi? Harem kurmuş erkek hayvanların dişiler üzerindeki hegemonyasını görmeyip ataerkilliğe doğadışı diyenler, çiftleşemeyen su samurlarının fok bebeklerine tecavüz edip onları öldürüp ve sikmeye devam etmelerini, doğadaki pedofili, tecavüz ve nekrofiliyi görmeyip insanın kötücül doğasında yatan bu dürtüleri doğadışı kabul edenler, barbarlık raddesinde et düşkünü olan hayvanların yediklerini doğal sayıp tabağımızdaki pirzolayı çöpe dökmek isteyenler, her zaman doğadan yana olduğunu söyleyip şirinlik yapması için yanlarında doğası bozulmuş ucube köpekler ve kediler taşıyanlar bunlar değil mi?
 Ve tanrıyı bile kendi ahlak ve erdem çerçeveleri içerisinde yaratma cüreti gösteren bu kafirlerin insanı yüce ve üstün gördüğünü görmemek imkansız mı? 
 Oysa onlar bilmezler, onlar bilmezler doğa ne demek, onlar bilmezler tanrı ne demek! Doğa hiçbir zaman güzelce açan çiçeklerden ve mutlu mesut oynaşan Disney hayvanlarından ibaret olmadı! Doğa her zaman güçsüzü silip güçlüye kucak açtı. Ve kurbanlar da katiller de güçlendi. Cinayetlerin şiddet dozajı da daha çok arttı. Baktığımız güzel göl manzaralarının altmetninde binlerce yıldır süregelen kanlı bir savaş yatıyor! Başını okşadığımız kedilerin ağzında tüylü ve sevimli cinayetler taşıyor! Doğa kan kokuyor ve her yerinde leş var! İnsanlar, bitkiler, hayvanlar ve tanrı da doğanın bir parçası ve hepsi kötü, hepsi katil, hepsi adi.
 Yanlış anlamayın, bu bir tecavüz, yamyamlık veya savaş güzellemesi değildir, bu topyekün doğaya edilmiş bir küfürdür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder